Buzdolabı
Fikret Kuşkan ile buzdolabı taşımıştık. Gençti ve ben çocuktum. Şaşıfelek Çıkmazı zamanları. Bu dolabı görünce de onu hatırladım. Neticede bir şey yazmak hatıraların etrafında dönüp durmaktır.
Buzdolapları ne kadar değişmiş ya. Geçen fark ettim. Uzay mekiği gibi buzdolabı. Bunun içine koyulanlar belli en nihayetinde. Bilemedim anacım.
Buzdolabı üzerinden kişişel tarih okuması yapsam yaparım. Cidden. İnandırmak için cidden diyorum. Söz yerine yazıyla birini ikna etmek aşır zordur. Doğru kelime seçmek tek başına en büyük güçtür. Onu okuyan yüzüyle eliyle diliyle haliyle hareketiyle okuyacak ve ikna olacaktır ya tamam işte mesele tam olarak budur.
Kaç tane dolabınız oldu bilmiyorum. Ama benim hayatıma toplamda on tane dolap girdi. Uç tanesi öğrenciyken. Biri bekar evinde. Biri burada beş. Kalan beşin ikisi babaannemin üçü de annemindi.
Dolaplar annelerin oluyor değil mi.
Gazlı dolap, tek kapılı, çift kapılı, non frost, su veren kendinden buzlu alttan çekmeli üstten çekmeli falan.
On tane buzdolabının hepsinde başka biriydim. Buzdolapları çok değişti ben hala aynıyım. Aynı dediysem insanlardan bir insanım.
Yorumlar
Yorum Gönder