Erken uyanılan misafirlik evi



 Misafirlikte erkenden uyananları son zamanlarda evin kedisi ağırlıyor. Kedi kendince bir görev mi ediniyor bunu bilmiyorum ama hop yanınızda. Harika bir his bu. Kedi ve sen evin içinde başlıyorsun dolaşmaya. 


İlk kitaplığa  bakıyorsun. Eğer kitap okuyan bir tanıdıksa. Kitaplık olmayan ev mi olur deme var o evlerden. Sevdiğin yazarlara denk geliyorsun bir tanesini bitiremeyeceğini bildiğin halde okumaya başlıyorsun. Bak bu da hoş his. Sorumluluk yok. İlla bitirmek zorunda mıyız o kitabı  emin değilim. Ya da şiir kitabı öykü kitabı mı seçmek gerekir bilmiyorum. Ama bence iyi bir şey. İlk sayfalara bakıp biraz okuyup biraz okumayıp sonra öteki kitaba geçip kediyi sevip onun sevmesini bekleyip kendini kitabın yerine koyuyorsun. Kedi dese ki e sen de yoksun yani yarın seni neden seveyim. Yoo öyle düşünme sev yani. Şu an sevebiliyorsan sev. Sev eylemi de ne güzel ha.


Sonra kalkıp kediyle beraber  pencereden dışarıyı izliyorsun. Balkona, uzun zamandır oturulmayan sandalyelere. Ağaçlara diğer evlere. Oradaki misafirlere. Orada da hala uyuyan ev sahiplerine. O evlerin de kedilerine. O evlerin de makina seslerine. O evlerde senin gibi olan bir misafire. 


İnsan kendini başkasıyla eşleyince hafif bir rahatlıyor aslında. Benden bir tane daha var. Biriciklik isteği ya da arzusu çok yorucu sanki. 


Sonra  kedi ile beraber kedinin kahvaltısına yardım ediyorsun.  Başka bir yerde uyanmanın kayıtsızlığını kendince  yaşıyorsun işte. Kedileşiyorsun. Kedileşmenin tadını yaşıyorsun. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Akşamı

Dil Bizi Çağırıyor

Gökçe Akçelik için