Cuma Akşamı

Cuma Akşamı

Birden bire özledim.  Hesabımdan bu ayki ödemeleri hallediyordum. Param bitince mi böyle hissettim bilmiyorum. Özledim. Herkese olur bence bu. Banka hesabından çıktım. Rehbere sonra WhatsApp'a  baktım. Parası olan ama WhatsApp kullanmayan tanıdığım var mı acaba bilmiyorum. Arif amca var  babamın arkadaşı, nasılsınız yazdım. Bence mesajımı okuyamaz. Olsun. 


Bir arkadaşım vardı güzel kadınlar asla parasız kalmaz derdi. Bunu güzellikle alakalı demezdi kadınlar demek isterdi güzeli de yanına eklerdi. Bak ya  derdim ne alakası var. Bak ya dememi severdi. Sorsam hala sever. Ondan mı istesem, şaşırtsam onu. Ya bana para göndermen lazım özledim ve bir yerlere gitmek istiyorum desem. Cümlenin arasındaki eksiklikten asla rahatsız olmazdı o. 


Bak derdi orada nerede yahu nereye gideceksen işte orada kesinlikle öğlen 11:30 ile 2 arası hafiften bir yemek kokusu başlar. İnsanlar, dükkanlardan çıkar kokulara doğru giderler. Esnaf lokantalarını böyle anlatamazsın der miyim tabi ki demem. Eee derim. O kokuyu takip et. İnan bana mutlu olacaksın. 


Sahiden mutlu olurdum. Yazdım. Bana şu kadar borç verir misin dedim. Aslında bu kadar telaşa gerek yoktu. Kredi kartından alırdım. Cuma akşamı binip bir yere gidip kokuları takip ederdim. Yapmadım. Hazırlanmak, yanıma ne alacağımı düşünmek, yorucu. 


Napıyosun yazdım. Tam şu an ne yapıyorsun. Pencereden bakıyormuş. Bu oğlanın basit şeyleri derin yaşaması bana sınıftaki şiir yazan çocukları hatırlatıyor. Gerçekten ne yapıyorsun yahu. Film mi izliyordun dizi mi açtın yemek ne yedin yarın ne yapacaksın mesela, sende bir yerleri özleyecek misin,  şu an ki gerçeğin ne söyler misin dedim. Valla billa şu an pencereden bakıyorum dedi.  Kahve içiyormuş. 


İyi dedim ya ben de bakayım. Bak dedi. Tek kelime cevap yazıyor. Sıkıldım. Fark etmiş. Bilmiş bilmiş laflar. Dinledim. Dinlerken ayağa kalktım pencereye yaklaştım. Sokakta kimsecikler yok. Apartmanlar geceyi yaşıyor. Sokak günü bitirmiş. 


Yarın keşke boş günüm olsaydı. Haftaiçi  ama boş olan günlerden hani. Sabah uyanmayacağımı bilip gece hiçbir şey yapmadığım geceyi yaşasaydım. Yaşarken ne yaşadığımı unutup uyanıp yeniden uyuyup yeniden sıkılsaydım. 


Uzandım koltuğa. Telefonun  ışığı yüzüme vurdu. Gözümü kıstım. Özledim dedim. Kendi kendime. Sen olsan ne yapardın. Giderdim derdi. O yanımdaymış gibi diyalog kurdum onla. Onunla onsuz konuşmalar kurardım. Kendime kendime benzeyen laflar ederdim. 


Kalktım. Üşenmeden hazırlandım. Tren garına gittim. Balıkesir'e mi gitsem  mi diye düşündüm. Mavi trenle. Cumartesi sabah yakın bir şehirde olmuş olurdum.  

Gardan şehre doğru yürüdüm. Acıktım çorba içtim. Eve geldim. Koltuğa uzandım. Böyle oldu. Kısa kısa cümleler ufak ufak adımlar. Kesik kesik nefesler. 


Aradım. Hala mı pencereden bakıyorsun dedim. Hadi bana borç ver dedim. Bekle dedi. Ne görüyor olabilirsin ki pencereden bakınca. Hadi sen de bak diyor. Akıl vermez. Anca dil ucuyla. Aman neyse. Baktım aşağıda. Orada. Hangi ara geldin hangi ara orada öyle durdun hangi ara bu kadar insan tanır oldunuz. Hangi ara ben bu kadar ismini bilmediğim bir sürü şeyi özledim. 


Sırt çantamı aldım indim. İkimiz de bir şey özledik de aynı yere neden gidiyoruz dedim. Benim laflarımı anca bana satarsın dedi.


Hiç sesimi çıkarmadım. Takip ettim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dil Bizi Çağırıyor

Gökçe Akçelik için